KALP VE DAMAR HASTALIKLARI VE BESLENME
Anne karnındaki bebeğin harekete geçen ilk organı kalptir. Altıncı haftadan itibaren atmaya başlayan kalp etrafında diğer organlar şekillenmeye başlar. Kalbimiz ortalama olarak dakikada 70 kez kasılarak, içindeki kanı vücudumuza pompalıyor. Bu şekilde kanı damar sistemi ile vücuttan toplayarak, oksijenlenmesi için akciğere yollar ve oksijenden zenginleşmiş kanı tekrar vücuda pompalar. Bu döngüde yaşanan sıkıntılar nedeniyle kalp vücuda ya hiç kan pompalayamaz ya da kalbe aşırı kan yüklenmesi olur. Kalp atımı dakikada 60’ın altında veya 100’ün üzerindeyse bu tehlike sinyali olabilir.
Kalp ve damar hastalıklarının oluşumunda genellikle hareketsiz yaşam, kötü beslenme, alkol, sigara gibi alışkanlıklar, yüksek tansiyon, yüksek kolesterol, diyabet gibi bazı hastalıklar, genetik faktörler gibi birçok etken rol oynayabilir. Kadınlarda bel çevresinin 88 cm. erkeklerde 102 cm. üzeri olması göbek tipi yağlanmaya işaret eder ve kalp damar hastalıkları için risk faktörü olarak değerlendirilmektedir. Bireyin çeşitli sebeplerle kalbinin gerektiği gibi çalışmaması, kalp krizi, inme, ani ölüm gibi birçok şekilde sonuçlanabilir.
Kalp damar hastalıklarında ilaç tedavisi kadar yaşam şekli ve beslenme alışkanlıklarının düzenlenmesi önemlidir. Kalp sağlığınız için fiziksel olarak aktif bir yaşam sürmeniz gereklidir. Düzenli ve orta düzeyde aktivite tercih edilebilir. Kalp damar hastaları aktivite seçerken hekimlerine danışmalıdır. Yeterli ve kaliteli bir uyku kalp sağlığımız açısından destekleyici olacaktır. Stres bedenin normal çalışmasını olumsuz etkilemektedir. Stresten olabildiğince uzak durmak, stres ile baş etmek için egzersiz ve düzenli uykudan faydalanmak önemlidir.
Beslenme alışkanlıkları kalp damar hastalıkları ile yakın ilişkilidir. Kalp damar hastaları için beslenme planlanırken kolesterol alımı kontrol altına alınmalıdır. Hayvansal besinlerde bulunan kolesterol alımı 300mg/gün olarak sınırlandırılmalıdır.
Kişinin sağlıklı kilo aralığında olması gerekmektedir; değilse sağlıklı kilo aralığına getirilmelidir. Kilo kontrolü uzman kişilerin yardımı ile sağlanmalı, popüler diyetler ile sağlık riske atılmamalıdır. Kalp damar hastalıklarında da sağlıklı bireylerde olduğu gibi öncelikle besinleri doğru şekilde hazırlamalı ve tüketmeliyiz. Kızartma, bol yağda kavurma gibi besinin yağ içeriğini ve enerjisini artıran pişirme şekilleri yerine kendi yağında pişirme, haşlama, buğulama (buharda pişirme), fırınlama, ızgara gibi pişirme yöntemlerini tercih etmeliyiz. Sebze ve meyveleri mümkün olduğunca az işleyerek, iyice yıkadıktan sonra kabuğuyla tüketebiliriz. Günlük sebze tüketimi planlanırken farklı renklerde mevsim sebzelerine her öğünde en azından yardımcı yemek olarak yer verilmeli; her gün 5 porsiyon sebze tüketilmelidir. Meyveler özellikle vitaminler yönünden zengindir. Farklı renklerde mümkünse kabuğu ile tüketilen mevsim meyveler içerdikleri vitaminler, mineraller ve posa ile beslenmemizi destekleyecektir.
Doymuş yağı yüksek besinler kötü kolesterol değerinin artmasına sebep olurken bitkisel kaynaklı yağlar iyi huylu kolesterolün yüksek olmasını destekleyecektir. Bu sebeple besinleri hazırlarken zeytinyağı gibi bitkisel yağları tereyağı gibi hayvansal yağlara tercih etmeliyiz.
Özellikle içerdiği kalsiyum, fosfor gibi mineraller ile sağlığımızı destekleyen süt, yoğurt veya peynir gibi besinlerin yüksek yağ içeriğini unutmayarak, hem porsiyon kontrolünü yapmalı hem de az yağlı olanları tercih etmeliyiz. Kefir de probiyotik özelliği sebebiyle iyi bir tercih olacaktır. Probiyotikler bağırsak florasını düzenleyerek hem bağışıklık sisteminin güçlü olmasını sağlar hem de sindirim sisteminin çalışmasını destekler.
İçerdiği mikro besin öğeleri, vitamin ve mineraller sebebiyle ceviz, badem gibi yağlı kuruyemişlere de porsiyon kontrolü yapılarak diyette yer verilmelidir. Yine keten tohumu, chia tohumu gibi yağlı tohumlar besin değeri yüksek sağlıklı yağ kaynaklarıdır.
Haftalık beslenme programımızda tüketeceğimiz etleri seçerken balık ve beyaz ete öncelik vermeli ve yağsız kırmızı eti doğru şekilde pişirerek haftada en fazla 2 kez tüketmeliyiz. Kalp hastaları için alımı sınırlanması gereken kolesterol için de kaynak olduklarını unutmamak gerekmektedir. Bir öğünde et yemeği tükettiysek diğer öğünde kurubaklagil yemeklerini veya sebze yemeklerini tercih etmek isabetli olacaktır.
Sağlıklı bir beslenme programında enerjimizin çoğunu kompleks karbonhidratlar sağlayacaktır. Hem vitamin - mineral içeriği sebebiyle hem de yüksek lif kaynağı olarak tam tahıllara ve kuru baklagillere diyetimizde sıklıkla yer vermeliyiz. Yeterince lifli beslenmek hem kolesterol değerlerinin kontrol altına alınmasını sağlayacak hem de bağırsak hareketlerini destekleyecektir.
Uzun süreli açlıklar vücut yağını artıracağı için ara öğünler planlanmalıdır. Ara öğünlerde enerji ve yağı yüksek hamur işleri, tatlılar, ambalajlı besinler yerine lif içeriği ve besin değeri yüksek meyve, kuru meyve veya kuru yemişler, süt, yoğurt gibi besinler tercih edilmelidir Salata, sebze ya da et yemeklerini tuz, yağ yerine baharatları kullanarak tatlandırmayı tercih edin. Aroma artırıcı olarak kullanılabilecek sarımsak, potasyum, fosfor, selenyum, A ve C vitaminleri gibi mikro ve makro besin öğelerinden zengindir.
"LÜTFEN DİKKAT! Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz."