DİYABET ve BESLENME
Ülkemiz ve dünyada bulaşıcı olmayan hastalıklar ve komplikasyonları önlenebilir sağlık sorunları olarak değerlendirilmektedir. Diabetes Mellitus, ya da halk arasında bilinen adı ile diyabet, insülin eksikliği ve/veya insülinin dokulardaki yanıtında azalma sonucu gelişen kronik hiperglisemi tablosudur. Bulaşıcı olmayan hastalıklar içerisinde diyabet, her yaş grubunda görülebilmekte ve tedavi sürecinde beslenme önemli bir rol oynamaktadır. Daha yaygın ve sıklıkla erişkin yaşlarda görülen Tip 2 diyabetin adeta salgın tarzında artmasının yanında birçok toplumda Tip 1 diyabet sıklığının da arttığı ve bu artışın okul öncesi çağlarda daha belirgin olduğu bildirilmektedir.
Diyabetin etiyolojisi heterojen olmakla beraber çocukluk döneminde en sık karşılaşılan diyabet tipi Tip 1 diyabettir. Tip 1 diyabette metabolik kontrolün yeterince sağlanması ile komplikasyonların önlenebileceği veya geciktirilebileceği kanıtlanmıştır. Türkiye Diyabet Program’ında “Çocukluk Çağında Diyabet Bakım ve Tedavisinin Geliştirilmesi” temel amaçlardan biri olarak belirlenmiştir.
TİP 1 DİYABETTE TIBBİ BESLENME TEDAVİSİNİN AMACI
• Psikolojik, sosyal ve kültürel özellikler dikkate alınarak çocuk ve ergenlere sağlıklı beslenme alışkanlıkları kazandırmak,
• Optimal büyüme ve gelişmeyi sağlayacak düzeyde yeterli enerji, dengeli besin ögesi alımını sağlamak,
• Kan şekeri regülasyonunu sağlamak,
• Akut ve kronik komplikasyonları önlemek/geciktirmek ve/veya tedavi etmek,
• Beden kütle indeksinin ve bel çevresinin yaşa ve cinsiyete uygun sınırlarda olmasını sağlamak,
• Gün içinde tüm elzem besin ögelerini içerecek şekilde hazırlanmış 3 ana öğün ve sağlıklı ara öğünler alınmasını sağlamak,
TİP 2 DİYABETTE TIBBİ BESLENME TEDAVİSİNİN AMACI
Tip 2 Diyabette, beslenme alışkanlıklarının düzenlenmesinin amacı diyabetli bireyin hayatı boyunca uygulayabileceği en ideal beslenme programını oluşturmak, kan şekerini normal sınırlar içinde tutmak, hiperglisemi (kan şekeri yüksekliği) ve hipoglisemi (kan şekeri düşüklüğü) gibi akut komplikasyonları önlemek, ideal vücut ağırlığını sağlamak ve korumaktır.
Tip 2 diyabetli birey için beslenme programı planlanırken de besin çeşitliliğinin sağlanması ve yeterli posa ve su içermesi gereklidir. Diyabetli bireyin basit karbonhidratları tüketmesi önerilmez. Doğrudan şeker ve şekerli besinlerin diyetden çıkarması; bunun yerine kompleks karbonhidratları tercih etmesi, öğünlerinin karbonhidrat, protein ve yağ içeriğinin dengeli olması önemlidir.
Uzun süreli açlıklar kesinlikle önerilmez. Beslenme planı yaklaşık dört saatte bir beslenme şeklinde 3 ana ve yeterli sayıda ara öğünden oluşturulur. Özellikle meyveleri posası ile tüketmesi ve tüketirken yanında protein kaynağı bir şeyle birlikte tüketmesi önerilir. Ara öğünlerde taze ve kuru meyve biraz süt veya yoğurt ile tüketilebilir. Meyvelerin yanında peynir, galeta, leblebi ya da badem, fındık gibi yağlı tohumlar da tercih edilebilir.
BESLENME; yaşamın sürdürülmesi, büyüme ve gelişmenin sağlanması, sağlığın iyileştirilmesi, korunması ve geliştirilmesi, yaşam kalitesinin iyileştirilmesi, üretkenliğin sağlanması için gerekli olan besin ögelerinin yeterli ve dengeli miktarda alınması ve vücutta kullanılmasıdır. Besinlerde bulunan besin ögeleri, kimyasal yapılarına ve vücuttaki işlevlerine göre; karbonhidratlar, proteinler, yağlar, vitaminler, mineraller ve su olmak üzere 6 grupta toplanır.
Karbonhidratlar, proteinler, yağlar vücuda enerji sağlayan besin ögeleridir. Örneğin 1 gram karbonhidrat 4 kilokalori, 1 gram protein 4 kilokalori, 1 gram yağ 9 kilokalori enerji içerir. Vitaminler, mineraller ve suyun enerjiye katkısı yoktur.
Dengeli beslenme ilkeleri çerçevesinde günlük alınan enerjinin %50-55’i karbonhidratlardan, %15-20’si proteinlerden, %25-35’u yağlardan karşılanmalıdır. Tip 1 diyabet, çocuk ve ergenlerin enerji ve besin ögeleri gereksinimlerini etkilemez. Enerji ve besin ögeleri gereksinimleri, yaş, cinsiyet, aktivite düzeyi gibi bireysel özelliklere göre değişir. Tıbbi beslenme tedavisi ile bireysel özelliklere göre değişen enerji ve besin öğesi ihtiyacının, yeterli ve dengeli beslenmeyi sağlayacak şekilde çeşitli yiyeceklerden karşılanması sağlanır.
Vücudun temel enerji kaynağı olan ve besinlerde yaygın olarak bulunan karbonhidratlar, farklı yapıdaki şekerlerin birleşmesinden oluşur. Karbonhidrat içeren bir besinin tüketildikten sonra yaklaşık 15 dakika içinde kandaki şeker yükselmeye başlar. Her bireyin günlük karbonhidrat ihtiyacı farklıdır. Gün içinde öğünlerde tüketilen karbonhidrat içeren besinlerin miktarını düzenleyerek kan şekerinin kontrolü sağlanır. Kan Şeker (KŞ) düzeyinde dalgalanmaların olmaması için tüketilen karbonhidratın türü ve miktarı diyabetli bireye uygulanan insülin dozu ile dengelenmelidir.
Çay şekeri, bal-reçel-pekmez-marmelat, meşrubatlar ve her türlü tatlılar basit karbonhidrat dediğimiz besinlerdir ve sağlıklı bireyler tarafından bile sık tüketilmesi istenmez. Pirinç, bulgur, mısır gibi tahıllar, her türlü un ve undan yapılan yiyecekler, makarna, erişte gibi yiyecekler, kurubaklagiller (Kuru fasulye, nohut, mercimek, barbunya gibi), meyveler, sebzeler, patates, bezelye, havuç gibi nişastalı besinler ile süt, yoğurt, ayran, kefir gibi süt ürünleri (peynir, lor, çökelek hariç) ise kompleks karbonhidrat kaynağı besinlerdir.
Posa, bitki dokularının sindirim enzimleri tarafından hidrolize edilemeyen bileşenidir. Genel olarak çözünen ve çözünmeyen olmak üzere ikiye ayrılır. Birçok sebze, meyve (özellikle kabuklu tüketildiğinde), kurubaklagiller ile tahıllar çözünen posa içerir. Çözünen posa, mide boşalmasını geciktirir, karbonhidratların sindirimini yavaşlatarak kan şeker düzeyinin yavaş yükselmesini sağlar. Tokluk hissinin oluşmasını sağlayarak ağırlık kontrolüne yardımcı olur. Tam tahıllı, çavdarlı ve kepekli undan yapılmış yiyecekler, kepekli pirinç, kepekli/tam tahıllı makarna, meyveler ve sebzeler, kurubaklagiller ve fındık, ceviz gibi yağlı tohumlar da posa içeriği sebebiyle diyette yer almalıdır.
Yağların ve proteinlerin de karbonhidratlar kadar olmasa da kan şekeri düzeyi üzerine etkileri vardır. Karbonhidrat, yağ ve protein içeriği dengelenmiş bir öğün, karbonhidratların emilimini ve mide boşalma hızını yavaşlatarak kan şekerinin daha yavaş yükselmesini sağlar.. Öğün sonrası kan şekerinin en üst değere ulaştığı düzey ve süre, öğünün içeriğine ve miktarına bağlı olarak değiştiği için tüketilen besinlerin sadece karbonhidrat miktarının değil, protein ve yağ içeriklerinin de bilinmesi önemlidir.
Anne sütünden sonra yumurta en kaliteli protein kaynağıdır. Kırmızı et, tavuk, balık, peynir, süt, yoğurt, kefir ve ayran hayvansal protein kaynakları iken kurubaklagiller ve yağlı tohumlar ise bitkisel protein kaynaklarıdır. Hayvansal kaynaklı protein içeren besinler aynı zamanda yüksek miktarda yağ da içerebildikleri için bu besinlerin tüketim miktarına dikkat edilmelidir.
Doymuş yağ oda ısısında katı olan; tereyağı, iç yağ ve kuyruk yağı gibi hayvansal yağlar ile hayvansal gıdaların içinde bulunan yağlardır. Doymamış yağlar ayçiçek, mısırözü, zeytinyağı gibi bitkisel kaynaklı oda ısında sıvı olarak bulunan yağlar ile susam, ceviz gibi yağlı tohumlardan aldığımız yağlardır. Yağ içeriği yüksek besinlerin tüketim sıklığı ve miktarı azaltılmalıdır. Beslenmede yağları azaltabilmek için, yemeklere eklenen yağın sınırlanması, tereyağı, zeytinyağı gibi direkt yağ tüketiminin bırakılması, etlerin görünen yağının, derisinin tüketilmemesi ve pişirme yöntemi olarak kızartmanın kullanılmaması gerekir. Pişirme yöntemi olarak kızartma yerine fırında, buharda, ızgara tercih edilmelidir.
Sebze ve meyveler başta olmak üzere tüm besinler çeşitli vitamin ve mineralleri içermektedir. Örneğin; portakal, mandalina, kivi gibi meyveler C vitamini için, süt, yoğurt, peynir kalsiyum için, kırmızı et ve yumurta demir ve B vitamini için iyi kaynaklardır. Yeterli ve dengeli beslenme ile vücudun gereksinimi olan tüm vitamin ve mineraller karşılanır. Eksiklik belirtileri göstermeyen ve özel durumu bulunmayan Tip 1 diyabetli çocuk ve ergenlere vitamin, mineral ve eser element desteğine gerek yoktur.
Besinlerin pek çoğunun içinde bulunan sodyum, doğal yiyecek tuzu olarak adlandırılır. Sofra tuzunun da büyük bir bölümü sodyumdur. Sağlık açısından değerlendirildiğinde; sodyum organizmada sıvı dengesini sağlamada ve kan basıncının düzenlenmesinde rol oynar. İşlenmiş besinlerin tuz içeriği yüksektir. Bu besinlerin tüketimi ile vücuda alınan tuz miktarı oldukça fazladır. İşlenmiş besinlerin az tüketilmesi, yemeklerin az tuzlu hazırlanması, tuzluğun sofradan uzak tutulması, yemeklerin tadına bakmadan tuz eklenmemesi gibi uygulamalar, diyabetlilerde günlük tuz alımının önerilen miktarlarda tutulmasını sağlar.
Su başta olmak üzere, içecekler ve besinlerin içeriğinde bulunan görünür/ görünmez su, “sıvı” olarak tanımlanır ve bireyin günlük sıvı gereksinimi, içtiği su ve içecekler ile yediği besinlerin içindeki su ile karşılanır. Tüketilen besinlerin sindirimi, emilimi ve hücrelere taşınması, hücrelerde yaşam ve sağlık için gerekli biyokimyasal tepkilerin oluşması, metabolizma sonucu oluşan zararlı maddelerin vücuttan uzaklaştırılması, vücut ısısının kontrolünün sağlanması için yeterli miktarda su tüketimi önemlidir.
Tüketimi “serbest” olan besinler, çok düşük düzeyde karbonhidrat ve yağ içeren, ölçülü miktarlarda tüketildiğinde kan şekeri düzeyini etkilemeyen besinlerdir. Ancak gereğinden fazla tüketilen her besin sağlığı olumsuz yönde etkiler. Domates, salatalık, yeşilbiber ve marul, maydanoz, roka, tere gibi yeşil yapraklı sebzeler serbest bir şekilde tüketilebilir.
Öğün planlama yöntemlerinden biri olan ve besin çeşitliliğine dayalı olarak düzenlenen tabak modeli, temel beslenme bilgilerini ve sağlıklı beslenme ilkelerini kavramada oldukça yararlıdır. Ayrıca diyabetin yönetiminde ve ağırlığın korunmasında etkili, öğrenmesi kolay bir yöntemdir.
Öğün sayısı diyabetin tipine, alınan medikal tedaviye (insülin tipine), fiziksel aktivite düzeyine, o andaki kan şekeri düzeyine, var olan diğer hastalıkların beslenme tedavisine ve her şeyden önemlisi yaşam koşullarına ve beslenme alışkanlıklarına bağlı olarak değişir.
"LÜTFEN DİKKAT! Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz."